Yumurta Alerjisi ve Tedavide Yenilikler
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Betül Büyüktiryaki anlatıyor
Yumurta alerjisi, en sık görülen besin alerjileri içerisinde yer almaktadır. Çocuklarda erişkinlere göre daha sık görülmektedir. Alerjene maruziyet sonrası ilk 2 saatte ortaya çıkan ve erken tip (IgE-aracılı) olarak adlandırdığımız belirtiler arasında kurdeşen (ürtiker), kaşıntı, kızarıklık, gözler ve dudaklarda şişlik (anjiyoödem), burun akıntısı, hapşırık, gözlerde kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, kusma, kramp şeklinde karın ağrısı yer alır, birden fazla organın etkilenmesi ile alerjik şok (anafilaksi) görülebilir ve hayatı tehdit edici bir reaksiyon olması nedeniyle acil tıbbi müdahale gerektirir. Geç tip (non-IgE aracılı) reaksiyonlar arasında egzama (atopik dermatit), karın ağrısı, kusma, ishal, kanlı gaita, yetersiz kilo alımı ve beslenme güçlükleri vardır.
Yumurta alerjisi tanısı klinik öykü, deriden (deri prik testi) ve/veya kandan (spesifik IgE, bileşene dayalı tanı) yapılan alerji testleri, bazı hastalarda da besin yükleme testi yapılarak konulur.
Yumurta alerjisi tedavisinde ilk basamak; yumurta ve yumurta içeren besinlerin diyetten çıkarılmasıdır. Yumurta önemli bir protein kaynağı olması yanında, selenyum, ribofilavin, vitamin B12, biotin gibi önemli mineral ve vitaminleri içerdiğinden özellikle çocuklarda büyüme-gelişmenin olumsuz etkilenmemesi için günlük diyet düzenlenmeli, yumurta dışındaki alternatif besinler ile desteklenmelidir. Alerjen ile karşılaşmayı önleyebilmede en önemli noktalardan biri etiket okumadır. Tüketilmeden önce besinin içeriği mutlaka okunmalıdır. Besinin içeriğinde albümin, globülin, livetin lizozim, avidin, vitellin, apovitellin, ovalbumin veya ovomukoid yer alıyorsa, bu besinler de yumurta alerjisi olanlarda tüketilmemelidir.
Ciddi alerjik reaksiyon riski olan hastalara hekimleri tarafından reçete edilen adrenalin oto-enjektörler mutlaka yanlarında taşınmalıdır. Bazı aşılar (örneğin; KKK aşısı, inluenza aşısı) yumurta alerjeni içerebildiğinden aşı yapılmadan önce hastanın yumurta alerjisi olduğu bilgisi mutlaka belirtilmelidir.
Yapılan çalışmalar yumurta alerjisi olan çocukların %66’sının 5 yaşına kadar yumurtayı tüketebildiğini, şiddetli reaksiyon gösteren hastaların ise %32’sinin 16 yaşında hala yumurta alerjisinin devam ettiğini göstermektedir.
Geçtiğimiz yıllarda yumurta alerjisinde yüz güldürücü bir gelişme olarak hafif şiddette yumurta alerjisi olan çocukların direkt yumurta tüketemeseler bile kek, muffin gibi fırınlanmış yumurta ürünlerini tolere edebildikleri gösterilmiştir. Çünkü yumurtanın 180 derecede 30 dakika ısıya maruz kalması sonucu alerjenik özelliği azalmaktadır.
Bu bilgiden yola çıkılarak yumurta alerjisinde “yumurta merdiveni” tedavisi yapılmaktadır. İlave olarak merdiven tedavisinin yumurtaya karşı tolerans gelişimini hızlandırdığı gösteren çalışmalar da yayınlanmıştır. Yumurta merdiveninde hedef hastanın yumurtanın en az alerjenik formlarından (fırınlanmış ürünler) başlayarak daha alerjenik formlara doğru basamaklar şeklinde pankek, krep sonrasında haşlanmış yumurta ve takiben omlet, rafadan yumurta, sahanda yumurtayı tüketebilir hale gelmesini sağlamaktır. Bu tedavi için hangi hastanın uygun olduğu, basamaklarda yer alacak besinler, tüketilmesi gereken miktarlar, basamaklar arasını sürenin ne kadar olması gerektiği, basamaklar arasında besin yükleme testlerinin yapılması gerekliliği ve hastane mi evde mi ve yapılacağı çocuk alerji uzmanı tarafından belirlenir. Tedavi için uygun hastaların belirlenmesinde yaş, besin alerjisinin tipi ve şiddeti, önceki reaksiyon hikayesi, kan ve deriden yapılan alerji testlerindeki değerler dikkate alınır. Örneğin anafilaksi (alerjik şok) öyküsü olan, alerji test sonuçlarında değerleri yüksek olan, astımı ve atopik dermatiti kontrol altında olmayan hastalar bu tedavi için uygun değildir.
Yumurta alerjisinde bir diğer yöntem ise yumurta immünoterapisi (desentizasyon) tedavisidir. Yumurta alerjisinde oral immünoterapi (OİT), IgE-bağımlı immün yanıtla oluştuğu kanıtlanmış ve genellikle 4-5 yaşına kadar doğal tolerans gelişmemiş ve laboratuvar ve klinik bulguları ile tolerans gelişmesi öngörülmeyen hastalarda uygulanmaktadır. Uygulayan araştırıcılara göre değişmek ile birlikte oral immünoterapi protokolleri aylar ya da yıllar süresince alerjen besinin doğal haliyle veya bir besin aracıyla birlikte artan dozlarda (miligram, gram) uygulanmasını içermektedir. Amaç tolerans sağlamaktır ve genel olarak %60-80’ninde desensitizasyon sağlanmaktadır. Tedavi sırasında yan etkiler görülebilmektedir, o yüzden doz artırımlarının acil tıbbi müdahale imkanı olan sağlık kurumlarında yapılması uygundur. Yan etkiler her fazda görülebilmekle birlikte en sık hızlı doz yükseltme fazındadır. Egzersiz, banyo yapma, ateşli hastalık varlığı, pre-menstrüel dönem ve analjezik alımı yan etki sıklığını arttırmaktadır Oral immünoterapi ile antihistamin, lökotrien reseptör antagonistleri ve omalizumab (anti-IgE) gibi yardımcı tedavilerin kullanılmasının yan etkileri azaltarak tedavi başarısını arttırdığı gösterilmiştir.