SOĞUK ALERJİSİ

Havaların oldukça soğuduğu şu günlerde elbette soğuğun getirebileceği hastalıklar da akla geliyor. Grip, nezle, zatürre yanısıra soğuk alerjisi de bizi bekliyor olabilir. Soğuk nasıl alerjiye neden olur? Soğuğa maruz kalmak aynı arı sokması gibi alerjik olayları tetikleyebilir.  Soğuk havada bazı kişilerin elleri, yüzü kaşınır, kızarır, kabarır hatta dudakları gözleri şişer. Sadece soğuk hava değil soğuk su, deniz, havuz, hatta soğuk nesnelere temas etmek bile kurdeşen (ürtiker) ve alerjik ödem (anjionörotik ödem) olarak adlandırılan bu hastalıklara neden olabilir. Üstelik bu belirtiler sadece soğuğa temas eden bölgelerde değil tüm vücutta yaygın olarak ortaya çıkabilir.

İlk kez 1792’de Frank tarafından tanımlanmasına rağmen soğuk alerjisinin raporlanması 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanmaktadır. Soğuk iklime sahip ülkelerde daha yüksek olsa da Dünya üzerindeki sıklığı yüzbinde 5 olarak bilinmektedir. Çalışmalar kadınlarda ve yeniyetmelik döneminde daha sık ortaya çıktığını göstermektedir. Pekçok araştırmada soğuk alerjisinin bazen basit bir kurdeşen ile kalmayıp solunum sıkıntısı, hipotansiyon, baş dönmesi, oryantasyon bozukluğu, bayılma hatta alerjik şok (anafilaksi) tablosuna neden olabildiği vurgulanmaktadır.

Aslında soğuk alerjisinin teşhisi kolaydır çünkü yakınmalar hep soğuk ile temas sonrası ortaya çıkar. Yine de aradaki ilişki gözden kaçarsa,  teşhisi kesinleştirmek için buz küpü testi kullanılır. Kola uygulanan buzun değdiği cilt bölgesinde kızarıklık, kabarıklık olması soğuk alerjisi olduğunu gösterir.

Tedavide birinci basamak olarak atakların önlenmesi yani soğuğa maruz kalmanın önlenmesi, soğuk havalarda önleyici olarak alerji ilaçlarının kullanılması hatta durum ciddi ise kalem şeklinde, kullanıma hazır adrenalin enjektörlerinin yanında taşınması önerilir.  Hastaların gelişebilecek ağır tablolar ve soğuk havaya uygun kıyafet giymenin önemi konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Aşırı soğuğa maruz kalmaktan ve soğuk su aktivitelerinden kaçınması büyük önem taşır.